Daha Az Sodyum, Daha Çok Potasyum!
İnsan vücudu, temel olarak organik ve inorganik (organik olmayan) maddelerden oluşur. Protein, yağ, karbonhidratlar organik yapıyı oluştururken, inorganik yapıyı su ve inorganik maddeler oluşturur. Elektrolitler, mineraller, eser elementler ve ultra eser elementler vücut için olmazsa olmaz diyeceğimiz inorganik maddelerdir ve vücudun birçok fonksiyonunda aktif rol alırlar.
Günlük gereksinimi 100 mg’ ın üzerinde olan elektrolitler (klor, potasyum ve sodyum) ve mineraller (fosfor, kalsiyum, magnezyum), 100 mg’dan az olanlar eser elementler (bakır, çinko, Demir) ve 100 mikrogr’dan az olanlar ise ultraeser elementler (kobalt, krom, selenyum) olarak adlandırılmaktadırlar. Bu kadar az miktarlarda olmalarına rağmen vücut için vazgeçilemez öneme sahiptirler.
Burada özellikle vurgulamak istediğim mineral ise potasyum.
İnsan vücudu, temel olarak organik ve inorganik (organik olmayan) maddelerden oluşur. Protein, yağ, karbonhidratlar organik yapıyı oluştururken, inorganik yapıyı su ve inorganik maddeler oluşturur. Elektrolitler, mineraller, eser elementler ve ultra eser elementler vücut için olmazsa olmaz diyeceğimiz inorganik maddelerdir ve vücudun birçok fonksiyonunda aktif rol alırlar.
Günlük gereksinimi 100 mg’ ın üzerinde olan elektrolitler (klor, potasyum ve sodyum) ve mineraller (fosfor, kalsiyum, magnezyum), 100 mg’dan az olanlar eser elementler (bakır, çinko, Demir) ve 100 mikrogr’dan az olanlar ise ultraeser elementler (kobalt, krom, selenyum) olarak adlandırılmaktadırlar. Bu kadar az miktarlarda olmalarına rağmen vücut için vazgeçilemez öneme sahiptirler.
Burada özellikle vurgulamak istediğim mineral ise potasyum. Potasyum kas ve kalp çalışmasında önemli görevler almaktadır. Serum potasyum düzeyi 3.6-5 mmol/L arasındadır. Ancak bu değer serumda yani hücre dışında ölçülmektedir, potasyum ise hücre içinde bulunan bir mineraldir. Bu nedenle ölçtüğümüz değer normal olduğu halde kişide potasyum eksikliği bulunabilir.
Günümüzde paketli gıda üretiminin artması ve çiğ sebze tüketiminin azalmasının bize verdiği pek çok zararlı etkilerden biri de yüksek sodyum ve düşük potasyuma maruz kalmaktır. Yüksek tuz kullanımı vücudumuzda hem potasyum hem de kalsiyum oranını düşürücü bir etkiye sahiptir. Bunun yanında kullanılan ilaçlara bağlı olarak (idrar söktürücüler, kortizon gibi) ve kronik ishal ile de potasyum kaybı artar. Düşük vücut potasyum miktarı da hem hücre içinde asidozunu arttırarak hem de böbreklerde sodyum pompasını uyararak vücudun sodyumunda artışa neden olmaktadır. Bu nedenle vücudumuzda sodyum ve potasyum oranı çok önemlidir.
Yüksek sodyum ve düşük potasyuma ilişkin toplumumuzda sık görülen sorunlar ise kronik kabızlık ve yüksek tansiyondur. Yüksek tansiyondan korunmada düşük sodium (tuz) alımı ve yüksek potasyum alımı önerilmektedir.
Türk Kardiyoloji Derneği Ulusal Hipertansiyon Tedavi ve Takip Kılavuzunda günlük 5.8 gr’dan az sodyum veya 6 gr dan az NaCl (tuz) alımı ile beraber günlük 90 mmol/L potasyum alımını önermektedir.
Yeni tanı almış yüksek tansiyon hastalarında ve yüksek tansiyonu dalgalı seyir gösteren hastalarda potasyum tedavisi mutlaka gözden geçirilmelidir. Burada unutulmaması gereken en önemli konu ise böbrek fonksiyonları bozulmuş kişilerde yüksek potasyumun ciddi sağlık sorunlarına neden olduğudur.
Sonuç olarak sağlıklı yaş alabilmek için tuz alımını azaltmak, potasyumdan zengin sebzeleri özellikle çiğ olarak tüketmeye özen göstermek önemlidir. Beslenmemizde olmazsa olmaz potasyumdan zengin gıdalardan bazıları ise;
- Kurutulmuş meyveler (özellikle incir, erik, kayısı)
- Kuruyemişler (özellikle ceviz, fındık)
- Kuru baklagiller (özellikle kuru fasulye)
- Maydanoz, domates, kabak
- Brokoli, karnabahar
- Pancar, havuç, kırmızıturp, patates, soğan
- Armut, muz, kivi, portakal, mango, ayva
- Avokado
- Tahin-pekmez